İzmir Ticaret Borsası’nın yılın son meclis toplantısına tarım sektöründeki endişe verici daralma damgasını vurdu. Başkan Işınsu Kestelli, üçüncü çeyrekte yaşanan yüzde 12,7’lik küçülmenin bir alarm niteliğinde olduğunu belirterek, iklim krizinin yarattığı tahribata karşı teknolojik dönüşüm ve dört aşamalı kurtuluş reçetesini açıkladı.
İzmir Ticaret Borsası’nın yılın son meclis toplantısına tarım sektöründeki endişe verici daralma damgasını vurdu. Başkan Işınsu Kestelli, üçüncü çeyrekte yaşanan yüzde 12,7’lik küçülmenin bir alarm niteliğinde olduğunu belirterek, iklim krizinin yarattığı tahribata karşı teknolojik dönüşüm ve dört aşamalı kurtuluş reçetesini açıkladı.
İzmir tarımının ve ticaretinin kalbinin attığı İzmir Ticaret Borsası (İTB), aralık ayı olağan meclis toplantısında sektörün röntgenini çekti. Meclis Başkanı Ömer Gökhan Tuncer idaresinde gerçekleştirilen oturumda kürsüye çıkan İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, verilerle desteklediği konuşmasında tarım sektörünün zorlu bir sınavdan geçtiğini vurguladı. Özellikle küresel ısınmanın etkilerinin tarlada, bahçede ve serada hissedilir derecede arttığına dikkat çeken Kestelli, tarımsal üretimin hem miktar hem de kalite açısından ciddi bir tehdit altında olduğunu dile getirdi. Sektörün üçüncü çeyrekte yüzde 12,7 oranında daralmasının sıradan bir istatistik olarak görülmemesi gerektiğini belirten Kestelli, bu durumun gıda güvenliğinden enflasyona kadar uzanan zincirleme bir reaksiyon yaratacağı uyarısında bulundu.
Tarım sektöründeki sert daralma gıda güvenliğini tehdit ediyor
Toplantıda yaptığı konuşmada ekonomik verilerin altını çizen Kestelli, tarımdaki küçülmenin sadece çiftçiyi değil, tüm ülke ekonomisini ilgilendiren bir mesele olduğunu ifade etti. Tarımsal üretim kapasitesindeki bu gerilemenin, kırsal istihdamı baltaladığını ve dış ticaret dengesini bozduğunu belirten Başkan, en büyük riskin ise gıda arzında yaşanacak aksamalar olduğunu söyledi. Tarım sektörünün çevresel ve jeopolitik risklere karşı ne kadar kırılgan olduğunun son dönemde daha net anlaşıldığını vurgulayan Kestelli, gıda sistemlerinin direncini artırmak için acil önlem planlarının devreye sokulması gerektiğini belirtti.
Zirai don felaketi tarladaki bereketi alıp götürdü
Geçtiğimiz yılın şubat, mart ve nisan aylarında Türkiye genelinde etkili olan zirai don olayları, üreticinin belini büken en büyük doğal afetlerden biri oldu. Mevsim normallerinin dışında seyreden hava koşullarının yarattığı tahribat, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine de yansıdı. İTB Başkanı Kestelli, sebze üretiminde yüzde 1, tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde yüzde 10, meyve grubunda ise yüzde 30’un üzerinde rekolte kayıpları yaşandığını aktardı. Bu kayıpların sadece birer rakamdan ibaret olmadığını, arkasında büyük bir emek ve sermaye kaybı yattığını belirten Kestelli, doğanın dengesinin bozulmasının faturasının ağır olduğunu hatırlattı.
Kayısıda tablo korkutucu: Rekolte neredeyse sıfıra indi
İklim değişikliğinin vurduğu ürünler arasında en dramatik düşüş kayısıda yaşandı. Normal sezonlarda 90 ila 100 bin ton arasında rekolte beklenen bu stratejik üründe, hasat döneminde elde edilen miktar 5-10 bin ton seviyelerine kadar geriledi. Benzer bir felaket senaryosu Antep fıstığı ve kirazda da görüldü; fıstıkta yüzde 60, kirazda ise yüzde 70’lere varan verim kayıpları rapor edildi. Temel gıda maddeleri arasında yer alan arpa, çavdar ve yulaf gibi tahıllarda yüzde 30’a yaklaşan düşüşler, mutfakların vazgeçilmezi nohut ve kırmızı mercimekte ise yüzde 45 seviyelerine ulaştı. Kestelli; pamuk, kuru üzüm, kuru incir ve zeytin gibi geleneksel ihraç ürünlerinin de bu süreçten nasibini aldığını belirterek, yaşanan sorunun bölgesel değil küresel bir krizin yansıması olduğunu ifade etti.
Tarladan sofraya uzanan zincirde zihniyet devrimi şart
Mevcut tarım politikalarının ve üretim alışkanlıklarının artık sürdürülemez olduğunu savunan Işınsu Kestelli, köklü bir zihniyet dönüşümü çağrısında bulundu. Rekabetçi bir gıda sanayi ve tarım sistemi için dört ana sütun üzerinde yükselen yeni bir strateji önerdi. Bu stratejinin ilk ayağını "tam entegrasyon" olarak tanımlayan Kestelli, ikinci adımda katma değer ve ihracat odaklı bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğini söyledi. Üçüncü sütunu güven ve şeffaflık olarak belirleyen Başkan, tüm bu dönüşümü mümkün kılacak dördüncü ve en kritik aracın ise dijitalleşme ve teknoloji olduğunu vurguladı. Tarladan sofraya kadar olan zincirin her halkasının birbirine kenetlenmesi gerektiğinin altını çizdi.
Geleceğin tarımı teknoloji ve karbon kredisiyle şekillenecek
Tarım sektörünün 2026 yılına girerken büyük bir yol ayrımında olduğunu belirten Kestelli, yeni dönemin kodlarını "akıllı tarım" olarak açıkladı. Su hasadı, kuraklığa dayanıklı tohum ıslahı, sıfır toprak işleme ve onarıcı tarım tekniklerinin hızla yaygınlaşması gerektiğini söyleyen İTB Başkanı, karbon tarımı kavramının üreticiler için yeni bir gelir kapısı olabileceğine dikkat çekti. Gelişmiş ülkelerdeki çiftçilerin topraktaki karbon miktarını artırarak karbon kredisi satmayı planladığını hatırlatan Kestelli, Türkiye’nin de bu treni kaçırmaması gerektiğini belirtti. Teknolojik devrim ve iklim değişikliği dalgalarını doğru okuyanların kazanacağı, geleneksel yöntemlerde ısrar edenlerin ise sistem dışı kalacağı yeni bir dönemin başladığı uyarısında bulundu.












Yorumlar
Yorum Yap