Danıştay, çiftçilerin rızası olmadan tarım arazilerinin kiraya verilmesine yol açan düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Karar, köylülerin yıllardır dile getirdiği “toprak hakkımız elimizden alınıyor” tepkilerini hukuki zeminde doğrularken, çiftçilerin mülkiyet hakkının korunması için kritik bir sürecin başladığını gösterdi.
Gözden kaçırmayın

Türkiye tarımında uzun süredir tartışılan “işlenmeyen tarım arazilerinin kiraya verilmesi” uygulamasıyla ilgili kritik bir gelişme yaşandı. Danıştay 10. Dairesi, Çiftçiler Sendikası tarafından açılan davada önemli bir ara karar vererek, yönetmeliğin dayanağı olan 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun bazı hükümlerinin Anayasa’ya aykırılığı yönünde ciddi şüpheler bulunduğunu belirtti. Dosya bu gerekçeyle Anayasa Mahkemesi’ne gönderildi.
Bu karar, çiftçilerin yıllardır dile getirdiği “topraklarımız üzerindeki haklarımız elimizden alınıyor” tepkilerinin yargı nezdinde de haklılığını ortaya koyması açısından tarihi bir adım olarak değerlendirildi.
Toprak malikinin iradesi devre dışı bırakılıyordu
Sendikanın itiraz ettiği düzenleme, iki yıl işlenmeyen tarım arazilerinin Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından malikinin rızası olmaksızın kiraya verilmesine olanak tanıyordu. Buna ek olarak, kira bedelinin ve kiracının yine idare tarafından belirlenmesi öngörülüyor, böylece arazi sahibi kendi toprağında sözleşmenin tarafı olmaktan çıkarılıyordu.
Çiftçilere göre bu durum yalnızca mülkiyet hakkının gaspı değil, aynı zamanda üretim süreçlerinden köylünün uzaklaştırılması anlamına geliyor.
Anayasa’daki temel haklara aykırılık iddiası
Çiftçiler Sendikası tarafından hazırlanan dava dilekçesinde, düzenlemenin Anayasa’nın 35. maddesindeki mülkiyet hakkına, 36. maddesindeki hak arama özgürlüğüne, 48. maddesindeki sözleşme özgürlüğüne aykırı olduğu belirtildi. Ayrıca hukuk devleti ilkesi ve ölçülülük ilkesinin de ihlal edildiği vurgulandı.
Danıştay da bu tespitlere paralel şekilde, söz konusu yönetmelik ve kanun değişikliklerinin çiftçiyi tamamen devre dışı bıraktığını, idareye sınırsız takdir yetkisi tanıdığını ve mülkiyet hakkının özüne müdahale niteliği taşıdığını kaydetti.
Çiftçiler “tasarruf hakkı elimizden alınamaz” diyor
Sendika temsilcileri, kararı “gecikmiş ama yerinde” olarak değerlendirdi. Özellikle kırsal bölgelerde yaşayan çiftçiler, yıllardır “topraklarımız üzerindeki tasarruf hakkı elimizden alınıyor” diyerek bu uygulamaya karşı çıkıyordu.
Çiftçiler, tarım politikalarının köylüyü toprağından koparmak yerine, üreticiyle toprağın bağını güçlendirmesi gerektiğini savunuyor. Onlara göre gıda güvenliği, büyük şirketlere devredilen arazilerle değil, doğrudan köylünün emeğiyle sürdürülebilecek bir üretim anlayışıyla sağlanabilir.
Anayasa Mahkemesi’nden beklenti yüksek
Şimdi gözler Anayasa Mahkemesi’ne çevrilmiş durumda. Çiftçiler Sendikası adına davayı takip eden Av. Dr. Fevzi Özlüer, Danıştay’ın işaret ettiği Anayasa ihlallerinin mahkeme tarafından dikkate alınması gerektiğini belirterek, “Çiftçilerin rızası olmadan toprakların kiraya verilmesi kabul edilemez. Beklentimiz, bu düzenlemenin iptal edilmesidir” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin tarım politikaları açısından önemli bir dönemece işaret eden bu dava, yalnızca çiftçilerin hakları açısından değil, aynı zamanda ülkenin gıda egemenliği ve tarımsal üretimin geleceği için de büyük önem taşıyor.
Yorumlar
Yorum Yap